+90 (532) 446 76 15

Ruhsal Çöküntü’ye “No Pasaran (Geçit Yok)!”

“Psikolojik Yörüngemiz”i, yapıcı değerlerimiz ve ilkelerimiz ile yaşamımıza anlam katan hedeflerimiz çizgisinden kaydırmakta olan COVID-19 Küresel Salgını; bizleri, Ruh Sağlığımız açısından da kuşatmaya başladı. Bu “Düşman”; birey, aile, grup, işyeri takımı, sivil toplum kuruluşu üyesi olarak; bizlerin psikolojik direncimizi ve dayanma gücümüzü de hasta etmeye kalkışıyor.

Bir “Çok Yönlü Kuşatma” yaşatıyor bize, şu SARS-CoV-2 Virüsü…

Virüsün, psikolojimizi de yıkıma uğratmasına seyirci kalacak olursak, kendimizi “ruhsal çöküntü çukuru’nun dibinde” bulabiliriz…

Ruhsal çöküntü, ağırlıklı olarak; kendini değersiz hissetme, kendine güvenin yitirilmesi, yaşamın anlamsız gelmesi, hiç bir şeyden zevk al(a)mama, düşüncelere ve duygulara karamsarlığın ve umutsuzluğun çöreklenmesi anlamına gelmektedir.

Küresel Salgın’ın psikolojimizi, bilişsel (zihinsel) süreçlerimizi ve ruhumuzu kuşatmaya da girişmesi karşısında; hepimiz, “No Pasaran (Geçit Yok)!” yaklaşımını sergileyebilmeli, bu yaklaşımın yaşayan örneği olabilmeliyiz…

“No Pasaran (Geçit Yok)!”; 1. Dünya Savaşı’ndan, İspanya İç Savaşı’na kadar yayılan savaş coğrafyası’nda gündeme gelmiş olan bir “Direniş Sloganı”dır. Düşmana teslim olmama konusundaki “Kararlılık İmzası”dir. Düşmanı yenme psikolojisinin temellerini oluşturan “İnanmışlık ve Azim Simgesi”dir.

Destansı “Antep Savunması”, sözcüklerin ötesindeki güç koşullarda, yaklaşık onbir ay sürmüştür.
Efsaneleşen “Leningrad Savunması”, aklın alamayacağı zorluklar içinde, ikibuçuk yıl devam etmiştir.
“Psiko-Bağışıklık Sistemimiz”i güçlendireceğiz… Başkası düşünülemez!.. Dayanacağız… Başka yolu yok!.. Direneceğiz… Başkası, bizlere yakışmaz!..

Virüs’ün ruh sağlığımızı da hasta etmesine ve bulaşıcı olan ruhsal çöküntü salgınına da neden olmasına “No Pasaran (Geçit Yok)!”…

İnanmak istemediğimiz, aklımızı başımızdan almakta olan günlük salgın istatistikleri; gün gelecek, “sıfır”a komşu olacak. O güne kadar, virüs’ün psikolojimizi de kemirmesine “No Pasaran (Geçit Yok)!”…
Psikolojik gücümüzün “raf ömrü”, şu sorunun yanıtına indekslenmiş gibi görünüyor:
Maske’den Ne Zaman Kurtulacağız?

Bu sorunun yanıtı; büyük ölçüde, COVID-19 Aşısı’nın etkililiği ve güvenilirliği ile -aynı derecede belirleyici unsur olan- “Aşı’nın Lojistik Sistemi’nin Yönetimi”nin etkililiğine ve güvenilirliğine bağlı! Diğer bir anlatımla; Aşı’nın kısa vadede üretilebilen miktarı ve bedeli açısından ulaşılabilirliği ile taşıma ve depolama koşullarının elverişliliği de, belirleyici olacaktır.
Türkiyemiz’deki on milyonlarca ve Dünyamızdaki milyarlarca insanın tamamına (%100’üne) “Aşılanarak Bağışıklık” kazandırılması mümkün olmasa dahi; bu Küresel Salgın, “En kötümser Senaryo”ya göre, 2022’nin ilk çeyreğinin sonunda (Mart 2022’de) sönümlenecektir. Matematiksel modellemeler, istatistiksel analizler ve yapay zekâ algoritmaları; “Aşı Etkisi”nden arındırılmış hesaplamalarda bile, “Maske Takmaktan Kurtulmak” için -en kötümser öngörü olarak- bu tarihe işaret etmektedir.
Aralık 2020’deyiz. Mart 2022’ye kadar; önümüzde, “dişimizi ve maskemizin ipini sıkmamız gereken” tam 15 ay var…

Sözcüklerin psikolojik etkisi, sandığımızdan büyüktür. “Tam 15 ay var” ifadesini, büyük bir olasılıkla, gözünüzde büyütmüş olmalısınız. Oysa; “Yalnızca 15 ay var” demiş olsaydım, bu zaman dilimini kabullenmeniz kolaylaşacaktı. Öyle değil mi?

Onbeş aylık süre, sınırlılıklara ve kısıtlılıklara katlanılamayacak kadar uzun değil ki!. Anımsayınız lütfen; Mart 2020’den bugüne kadar, 10 aydan beri, türlü-çeşitli sınırlılıklar ve kısıtlılıklar ile yaşamıyor muyuz zaten?..

Sadece 15 ay… Hepsi hepsi 15 ay… O da; “Aşı Etkisi”nin hesaba katılmadığı, en kötümser senaryo’daki süre kestirimi…

Bilişsel (zihinsel) dayanıklılığımızı, psikolojik direncimizi, ruh gücümüzü; 15 aylık zaman dilimine yayacak biçimde “idareli kullanmalıyız”.

Psikolojimizi, 15 ay daha dayanacak; ruh sağlığımızı, 15 ay daha hastalanmayacak biçimde “akort etmek” durumundayız.

Sıkalım lütfen, 15 ay daha; dişimizi ve maskemizin ipini.

Ruhsal Çöküntü’ye “No Pasaran (Geçit Yok)!”…

Prof. Dr. İsmail ÜSTEL
iletişim için: ismail@ceviksirket.com